BİNGÖL´ÜN TARİHÇESİ
Bingöl´ün bilinen en eski ismi Cebel-cur dur. Cebel dağ, Cur akan anlamındadır. Bu kelimenin zamanla Çabakçur şeklinde telaffuz edildiği ihtimali kuvvetlidir. Zaten Çabakçur akan temiz su anlamına gelir.
BİNGÖL ADININ EFSANESİ :
Şehirde bulunan irili ufaklı çok sayıda gölden almıştır adını şehir...
Efsanelere göre, bu göllerden biri, insanı ölümsüzlüğe götüren "ab-ı hayat" yani "ölümsüzlük suyu" dur. Ama bu hangi göldür, bilinmez. Yıllar yılı aranır, durur, bulunmaz.
Bir zamanlar, bu dağlarda avlanan bir avcı, bir keklik avlar. Kanlı kekliği buradaki göllerden birinde yıkar, tüylerini yolar, torbasına atarak köyüne döner. Evine geldiği zaman torbayı açar, açmasıyla keklik uçar, gider. O zamanla anlar ki kekliği yıkadığı göl, "´ab-ı hayat" tır. Koşar dağlara. Şu göl senin, bu göl benim arar da arar, bir türlü bulamaz. O gün bugündür, ararlar da bulamazlar ´ab-ı hayat gölünü. Yılda bir kez "Hızır Peygamber" in, "´ab-ı hayat" gölünde yıkandığı, abdest tazelediği söylenir. Ama ne zaman, hangi gölde bunu kimse bilemez. Bilinmemesi için de, Tanrı bir değil, bin göl yaratmış burada, derler.
Evliya Çelebi, gezileri sırasında, Bingöl´e de uğrar, bir çok gölleri, adlarıyla defterine yazar. Bu göllerden bazılarının suyunu içen hastaların iyileştiğini söyleyerek der ki:
- İçlerinde Harem gölü dirler bir göl vardır. Burada yıkanan avretler semiz ve iri olurlar. Doğururken asla acı çekmezler. Er gölü vardır, şekerden lezizdir. Ballı göl vardır, sabah vakti kenarında kudret helvası bulunur. Salbaş gölü vardır, birkaç kere içenin başı sallanır. Kerkis gölü vardır, bu gölden bir adam içse, ak sakallı pîr olur. Şor gölünden yeter miktar su alınsa, yemeğe konsa, leziz olur. Bundan gayri göller, ´ab-ı hayat´tan nişan verir. Tatlı sular olup, esvap yıkanırken sabuna lüzum kalmaz. Amma, ´ab-ı hayat gölünü kimse bilmez...
Bingöl´ün bilinen en eski ismi Cebel-cur dur. Cebel dağ, Cur akan anlamındadır. Bu kelimenin zamanla Çabakçur şeklinde telaffuz edildiği ihtimali kuvvetlidir. Zaten Çabakçur akan temiz su anlamına gelir.
Evliya Çelebiye göre bu isim Büyük İskender tarafından verilmiştir. Rivayete göre Büyük İskender vücudundaki dayanılmaz ağrılar için nice hekimlere baş vurduğu halde şifa bulamaz. Bunun üzerine Ab-Ul Hayat (ölümsüz hayat) suyunu aramaya başlar. Uzun aramalardan sonra kaynağı kendisi olmasa da o sudan içip dayanılmaz ağrılardan kurtulur. Faydasını gördüğü bu suya "Makdis lisanı" üzerine cennet suyu anlamına gelen Çabakçur adını verir. Doktorlarına, sizlerin çare bulmadığınız ağrılarıma Allah cennet ırmaklarından deva verdi. Burada benim adıma bir kale yapın ve adını Çabakçur koyun demiştir. Daha sonra çeşitli kaynaklarda Mingöl olarak karşımıza çıkar. Mingöl göller bölgesi anlamındadır. Mingöl kelimesi de zamanla halk tarafından Bingöl şeklinde telaffuz edilmiş bin tane göl anlamındadır.
Daha sonra Bingöl´e Çevlik denmiştir. Bağ bahçe anlamındadır. Bu ad günümüzde yöre halkı tarafından halen kullanılmaktadır.
1874 yılında yapılan bir idari düzenlemeye dayanılarak 1881 de Bitlis vilayeti kuruldu. Çabakçur ve Genç bölgesi Bitlis Vilayetine, Kiğı Erzincan´a, Karlıova Muş´a bağlandı.
Cumhuriyetin ilanından sonra 1926 yılında Elazığ, 1929 senesinde Muş´a bağlanan Bingöl, 1936 yılında çıkarılan bir kanunla il haline getirildi. Bu kanunun Bingöl iline ait metni aynen şöyledir. "Yeniden 9 kaza ve 5 vilayet teşkiline ve bunlarla 32 Nahiyeye ait Kadrolar Hakkında Kanun
Kanunun numarası:2885
Kabul Tarihi:25-12-1935
Resmi Gazete ile Neşir ve ilanı: 4 Ocak 1936
Numara:3197
Madde 5: Muş vilayetinin Çabakçur, Genç, Solhan, Bingöl kazaları ile Erzincan vilayetinin Kiğı kazasından teşekkül etmek ve merkezi Çabakçur kasabası olmak üzere Bingöl vilayeti kurulmuştur."
1945 yılında il merkezi olan Çabakçur´un adı Bingöl olarak değiştirilmişti